Son yıllarda en büyük sorunların başında toplumun korku ile yönetilmesi gelmektedir. İnsanlar birçok şeyden korkarlar
Depremden,
Kazalardan,
Evsiz kalmaktan,
Aç kalmaktan,
İşsiz kalmaktan,
Makamını kaybetmekten,
Gibi birçok şeyden korkarlar
Güçlüden onun zulmünden zalimliğinden korkarlar.
Korkan insan üretemez, zamanla kısırlaşır özgür iradesini ortaya koyamaz.
İşinizi kaybedeceğim diye eğer yöneticinizin, doğru olmayan davranışlarını onaylayıp, alkış tutuyorsanız, uzun vade de sizde, o yöneticiniz de içinde bulunduğunuz kurumda zarar görecekti.
Oysa yöneticiniz size korku salmıyorsa, özgürce onu eleştirerek işinizi yapıyorsanız bunun içinde cezalandırılmıyorsanız, sonuçta herkes bundan faydalanır. Böyle bir yöneticiyi de seversiniz. Korktuğunuz için yöneticinizi seviyormuş gibi yapıyorsanız, bu ileri-de sizi kine nefrete büyük felakete götürür. Yöneticiniz eski kudretini vasıflarını kaybettiğinde, gerçekte olmayan bu sevgi, ondan beklentiniz olmadığında veya beklentiler bittiğinde, sahte sevgi nefrete dönüşür. Bu tür davranışların çokluğu toplumda güven sorunu ve ahlâkı olarak yozlaşmayı doğurur.
Oysa sevgi ile yapılan işler, her zaman başarı ve mutluluk verir. Korkmadan sevmek, severek bir iş yapmak hem seven kişiye, hem sevilen kişiye hem kuruma hem de topluma saygınlık kazandırır.
Allah sevgisi de böyledir. Dinimizde de korku yoktur. Sevgi vardır.
Bu dinimizde de mili duygularımızda da böyledir. İnsanlar Allah’ı doğruyu öğrettiği, insanların huzurunu mutluluğunu, temiz Ahlaklı olmalarını istediği için severler.
Kötülük yapana sen de Allah korkusu yok mu? denir çoğu kez aslında sen de Allah sevgisi yok mu demek daha doğrudur.
Onun için korkudan sevmek değil
Korkmadan sevmek bir işi korkudan yapmak yerine severek yapmak daha erdemli bir davranıştır.
Korku bütün kötülüklerin başlangıcını, yozlaşmayı, çirkinliği ve savaşlarını getirir.
Onun için her şeyi korkmadan severek yapmak en doğrusudur. istiklal marşımızda "korkma "diye başlamıyor mu?