ÖYLE BİR GEÇER Kİ ZAMAN...

Abone Ol

Saçlara jöle, tırnaklara oje, sürülemez, spor ayakkabıyla okula girilemezdi. Sabahları bahçede sıra olunur, pazartesi sabah cuma öğleden sonra müdür konuşma yapar, özel günlerden biriyse saygı duruşu yapılır ve gerçekten saygıyla durulur, İstiklal Marşı okunurken dik durulur, konuşulmaz, saygı duyulurdu.

Öğretmenlerle dalga geçilemez, şimdi ki zamana göre büyük saygı duyulurdu. Veli toplantıları aileye korkarak bildirilir, önlük ile okula gidilir, eve gelene kadar önlük çıkarılmazdı. Gömlekler pantolonların - eteklerin, içine sokulur, okul renkleri dışında bir renk giymek yürek isterdi. Yakalar kolalı ve önlükler ütülenirdi. Saçlar erkeklerde nerdeyse üç numara, kızlarda ise ya at kuyruğu yada örgülüydü.

Cep telefonu yoktu, internet de yoktu ama yine de öğrenciler birbirleri ile haberleşirdi. -Okul kitapları üzerinde sevilen sanatçı resimlerini olduğu klasörlerde taşınır, ders yılı başında mutlaka kap kâğıdıyla kaplanır, etiketler yapıştırılır, etikete adı-soyadı- sınıfı- hangi dersin kitabı olduğu yazılır, o derse ait defterler de kolaylık olsun diye aynı desen kap kâğıdıyla kaplanır, ders sırasında yanında kitabı olmayan azarlanırdı. Sınıflar kalabalık olsa da çıt çıkmadan ders dinlenir, boş derslerde sınıftan çıkılmaz, ders saatlerinde okul sınırlarını ihlal etmek isteyenlere acınmazdı. Ödevler mutlaka yapılırdı. Okul zamanlarında yat denince yatılır, sabah okula servis yerine otobüsle gidilirdi. Okulun herhangi bir yerinde sakız çiğnenemez, derslerde bir şey yenemez, su içmeye gitmek için izin istenirdi.

GELİŞMEYE YENİLİĞE KARŞI DEĞİLİZ AMA BAZI ŞEYLERİ DEĞİŞTİRMESEYDİK KEŞKE…

- - - -