Sarıyer’in tanınan ve köklü ailesinin bir ferdi olan Tuba Kadik, “Ben Bipolarım” adlı ilk kitabını çıkardı.
Sarıyer Posta Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Levent Pehlivanoğlu’nu ziyaret eden Kadik, ilk kitabını çıkarmanın huzurunu yaşıyor. Kadik’le “Ben Bipolarım” adlı kitabı üzerine keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
Ben Bipolarım kitabınızı yazma amacınız nedir?
Öncelikle bipolar bozukluk hastalığına farkındalık oluşturmak, bu hastalığı yaşayan birinin anlatımla nasıl yaşandığını, neden yaşandığını ve nasıl iyileştirdiğimi herkes tarafından bilinmesini ve aile üyelerinde veya yakın çevresinde bipolar semptomlarını gözlemlediğinde erkenden tedaviye yönlendirilmesini sağlamaktadır.
Kitabınızın ilk 99 sayfasına kadar yaşamış olduğunuz üzüntülerinizi, hüzünlerinizi, acılarınızı samimi bir dille anlatmışsınız. Bu acı tecrübelerden neler öğrendiniz?
Çoğu insanın benzer deneyimleri olmuştur. Aile tarafından ve arkadaşlar tarafından yansıyan üzüntülerin bir insanı ne kadar da yıprattığını hatta fiziksel veya ruhsal hastalığa yol açtığını göstermek için içtenlikle çoğu yaşadıklarımı anlattım. Aile, akraba ve arkadaş ilişkileri yaşamımızı şekillendiriyor. Olumsuz etkilenmemek için kendimizi koruma çemberine almak ve doğru şekilde düşünerek doğru eylemlerde bulunmak çok önemli.
Sizi tebrik ederim, Bipolar bozukluğu hastalığınızı iyileştirdiğinizi görüyorum. Bunu nasıl yaptınız?
Önce hastalığımı kabul ettim daha sonra hastalığın semptomlarının bende nasıl etki yaptığını analiz ettim. Ardından beyin işleyişini ve nörobilimi araştırdım. Daha sonra karşıma kuantum fiziği çıktı ve bunu araştırdıkça bilinçaltı kavramı ile karşılaştım. Kuantum, bilinçaltı ve felsefe konularında eğitimler aldım. Öğrendiklerimi kendimde uyguladım ve çok şükür başarılı sonuç aldım.
Ben Bipolarım kitabınızın 99.sayfasından sonra tüm bunları detaylı anlatıyorsunuz. Kısaca özetleyebilir misiniz?
Kendimde suçluluk ve pişmanlık duyguları oldukça yoğundu, her ne yaparsam yapayım kendimi suçluyordum veya başkaları beni suçluyordu ve bu duruma çok üzülüyordum. Neden suçluluk, pişmanlık, üzüntü duyguları yaşıyorum diye sürekli kendime neden, niçin, niye, nasıl gibi sorular soruyor kendimce cevaplıyordum sürekli defterime bu duyguları yazıyordum. Sonra kendimde taşıdığım tüm olumsuz inanç ve duyguları fark ederek temizledim. Yaptığım bu çalışmaları düzenli olarak görüştüğüm psikiyatri doktorumla paylaşıyordum. Bu çalışmalar hakkında da ayrıca yaşam koçumdan destek alıyordum. Kuantum fiziği, bilinçaltı, tasavvuf konularında öğrendiklerimi ve kendimde nasıl uyguladığımı olabildiğince kitabımda paylaştım.
Son olarak okurlarımıza ne demek istersiniz?
Her insanın sağlıklı olsun veya olmasın düzenli olarak görüştüğü psikiyatri doktoru veya psikoloğu olması gerektiğini, hayatını kabul ederek sevmesini, hayatına sahip çıkmasını, yüce Allah’a teslimiyette olması ve güvenmesini, kendisini iyice tanıması gerektiğini yani ben nasıl bir insanım, nelere üzülüyorum, nelere mutlu oluyorum, olaylar karşısında nasıl tepki veriyorum, nasıl bir düşünce tarzındayım, insan ilişkilerim nasıl gibi gibi iyice kendisi tanımalı ve bilmesi çok önemli. Kendi kul hakkına girmemesi, kendisini ve bu dünyayı çok sevmesi ve her şeye rağmen bol şükür içinde olması gerektiğini söyleyebilirim.
Kadik, Röportaj sonunda, “günümüz şartlarında insanların ruh sağlığı maalesef çoğunlukla dengeli bu amaçla “Ben Bipolarım” adlı kitabım ile katkı sağlarım. Keyifli okumalar” dedi.