Dilimde bir Müslüm Baba şarkısı Mirim;
Bu han garip yatağı
Bülbül derdim ortağı
Bu han garip yatağı
Bülbül derdim ortağı
Aşkın söyletir beni
Feryat, feryat
Dilin söyletir beni
Feryat, feryat..
Sonra birden terennümüm değişiyor... Grip beni garip etti sanırım, sözler de değişiyor;
Wuhan grip yatağı
Karantina derdim ortağı
Virüs öldürür beni
Feryaat feryaat..
Dikkat ettiniz mi bilmiyorum, pandemi yalanına start verildiğinden bu yana medya baskısı ve bilim kurulu tavsiyeleri ile alınan kararların tamamı sistematik olarak bağışıklık sistemini çökertmek üzerine kurgulanmış durumda...
Şimdi teker teker yapılanlara ve sonuçlarına bir göz atalım mı ;
-İlk olarak ekranlarda, sokakta titreyerek, bir anda fenalaşan, pat diye düşüp ölen, kan kusarak feci şekilde can veren, ölüm nöbetleri geçiren, beyaz tulumlar içindeki sağlıkçılar tarafından tamamen izole çadır içinde taşınan hastalar gördük.
- TV'den, hastalık henüz daha yeni başlamışken müthiş bir bulaşma hızı olduğu, Çin'den 1-2 günde dünyanın diğer ucuna yayıldığı haberleri geldi, İzlanda ve Avusturalya'daki vakalar görüldüğü haberleri sunuldu. İnsanların en çok korktuğu şey yani ölüm korkusu şiddetle pompalandı.
-İnsanlara ölüm korkusu ve stres pompalandı. Stresin, insanın bağışıklık sistemini baskılayan ve düşüren en önemli faktör olduğu ben söylemiyorum, bunu dünya tıbbı söylüyor. Üstelik bunu bildiğimiz günlük stresle kıyaslamamak gerek, insanın kendi ve yakınlarının öleceği ile ilgili bir stres bu.
- Sonraki tedbir ise maske kararıydı, dünyada sadece hasta olan kişilerin çevrelerine hastalık bulaştırmasını engellemek amacı ile gönüllülük esasına göre kullanılan maskenin herkes tarafından kullanılması mecburi hale getirildi ve dayatıldı.
-Temiz hava ve oksijenin hem onarıcı, hem de vücudun direncini arttırıcı özelliği var, hücrelere daha fazla oksijen taşınması kanser de dahil olmak üzere birçok hastalığı engelliyor, metabolizmanın daha iyi çalışmasını sağlıyor. Maske ise daha az oksijen anlamına geliyor.
- Maske, oksijenin azalması ve ciğerlerde karbondioksit gazının artması, baş ağrısı, hücrelerde asidik ortamı arttırarak, kansere davetiye çıkartıyor. Ayrıca maskenin ıslak olması, virüs ve bakterilerin çoğalması için uygun ortam sağlıyor, alerjik reaksiyonları tetikliyor.
-Mesafe kuralı dayatıldı.Her ne kadar grip de dahil olmak üzere kimse hasta olmak istemez ancak virüs ve bakteriler tarafından enfekte edilmek de çıkacak olan yeni mutasyonları daha hafif atlatmamız için bağışıklık sistemimizi destekler.
- Medyanın 24 saat kesintisiz sunduğu ölüm korkusu, aile bireylerini ve en yakınlarını, mesafeye zorladı, onları izole edip tek başlarına bıraktı, depresyona davetiye çıkardı. Depresyon bağışıklığı düşüren en önemli etkenlerden, stresle beraber tahribat gücü çok daha yüksek.
- Parklarda ve sahil şeridinde yürümenin oturulmasının yasaklanması; bir döneme damgasını vuran bu yasaklardan, ölüm stresi ve depresyonla, izole kalan insanlar için adeta ilaç olacak nitelikteydi. Yasakla, insanların temiz hava alması, stresten uzaklaşmasının da önüne geçildi.
-Sokağa çıkma yasakları, izolasyonu, stresi ve depresyonu katladı, tüm bu sorunlar ve ölüm korkusu karşısında insanları tek başına bıraktı, mevcut virüsün etkilerinin insanların zihninde çok daha büyük bir sorun gibi görünmesine sebep oldu.
-En büyük bağışıklık düşürücü sebeplerden biri de, hareketsizlik, strese bağlı obezite, sürekli birşeyler atıştırma kaynaklı insülin direnci ile gelişen şeker hastalıkları ve bağışıklık sistemimizin çökmesi...
- Yaş gruplarına uygulanan yasaklar, yaşlı ve çeşitli kronik hastalıklarla mücadele eden büyüklerimizi daha da yalnızlaştırdı. Tedavilerini aksatmalarına sebep oldu, toplu taşıma yasakları, güneşten faydalanmalarını, ailelerine ulaşmalarının önünü kesti.
- Yüz yüze eğitimin engellenmesi çocuk ve gençlerin, sosyalleşmesinin önüne geçti, yalnızlık ve izole yaşam yanında sürekli bilgisayar ekranı ve cep telefonu göz problemlerine ve yüklenen aşırı radyasyon ile bağışıklık sisteminin daha da düşmesine doğrudan katkı yaptı.
- Birçok iş kolunun kapatılması, ölüm korkusu, depresyon, stres gibi faktörlerin yanında bir de geçim sıkıntısı ve gelecekle kaygıları, karamsarlık ortamı yarattı. Gıda pahalandı, kaliteli gıdaya erişim zorlaştı, kalitesiz ve yetersiz beslenme bağışıklığı daha da zayıflattı.
- Pandemi, resmi kayıtlara göre nüfusun %2'sini, resmi olmayan rakamlara göre binde 5'i etkiliyor. Binde 5 için dünya nüfusu, ağır stres, depresyon, oksijen yetersizliği, izolasyon, işsizlik, yasaklar, sağlıksız beslenme, tedavilerin aksatılması gibi durumlara maruz bırakılıyor.
-Anlamsızca dayatılan ve insan bağışıklığın baskılayıp çökerten yasaklara "yeni normal" adı verildi, neden? Çünkü planlarında daha öldürücü ve bulaşıcı mutasyon söylemleri var, yasaklar daha da ağırlaştırılacak. Böl, zayıflat ve imha et planı kusursuzca işliyor.
- Bir de aşı dayatması var, ünlüler politikacılar, bilim kurulları halkı ikna etmek için canlı yayınlarda aşı oluyor. Markalar, içerikler, üreticiler, ülkeler dahi farklı ancak şirketleri incelediğinizde neden hepsinin altından global finans ve onların maşaları çıkıyor?
Profesörün(!) biri aşı omayacaklara köpek diyor. Sahi siz ne diyorsunuz? Aşı olursak maske takmaya gerek var mı? Virüs bize bir daha bulaşmayacak mı? Aşı kesin kurtuluş mu? Ve fonda Kurtuluş çalıyor; Dead Walking izlemeye gerek yok, yaşıyoruz zaten...
"İstanbul Sokakları"
Söyleyin sevgilim nerde
İstanbul sokakları
Söyleyin sevgilim nerde
İstanbul sokakları
Çare bulun bu derde
İstanbul sokakları
Çare bulun bu DERDE
İstanbul sokakları..
İzleyiniz .
Film tavsiyesi;
Mel Gibson'dan Komplo Teorisi..
Kuldan hayır yok.
Rabbime selam.
Bu hafta da yazı bitti
Vesselâm!
- - -