Seni alır ve toz pembe cennet ülkesine götürür. Her yer Aşk, yer gök aşk…Aşk'ın tadını yeniden hatırlatır...

Çocukken aşka ait şarkılar söylerdim, Aşk'ı anlatan Aşk'ı çağıran..İçimde kalbime sığmaz coşkusu, her yere yansırdı. Hiç kimse yokken yanımda Aşk vardı. Aşk'a aşık olmak vardı. Gözlerimin içi gülerdi, aşıksın sen ki bu şarkıları söylüyorsun derlerdi, oysa sadece ben ve Aşk vardı.

Bilmiyorum izledin mi bir Türk filmi vardı bir adam duvarındaki bir kadının resmine aşıktı. Öyle güzel öyle içten seviyordu ki, her gün ona şiirler okuyor, şarkılar besteliyordu, saatlerce onu seyrediyordu. Bir gün resimdeki o kadın çıktı geldi. Lakin adam sen benim aşık olduğum kadın değilsin diye geri çevirdi..Adam aşka aşık, kendi yarattığı aşk içinde yaşamayı seçmişti.Çok düşündürtmüştü bu film beni..ve sorgulatmıştı kendimdeki aşkı. Yıllar sonra aşkı tattım. İmkansızın şarkısı idi o aşk ve bende en doğru yolu ondan kaçmakta buldum. Önce şehir değiştirdim sonra yetmedi ülke...

Hasret vurunca yüreğe döndüm.. Bu sefer yine o aşk buldu beni şiirleriyle, derin sonsuz sarıp sarmalayan sevgisi ve herşeyi aşan sonsuz güveni ve huzuru ile, özeni ve inceliği ile..Aşka aşıkken, aşık aşkın içinde uçuşarak yürürken herşey cennettendi. Aşk güvenli bir liman mıydı? Yoksa fırtına mı? Aşk herşeye rağmen miydi? yoksa ferasetle yaklaşmak mıydı? Kendinden önce onun var olmasını sağlamaktı belki de...

Aşk için aşkından vazgeçmek..Aşk biter mi zamanla? Aşk, aşk olduğunu unutur mu? Saklı gizli odalarda en derin kuytu sandıklarda da olsa ateşi söner mi? Biz Aşk'tan yaratılmışken ne mümkün, bilmezdim... Aşk baki yüreğinde yanar durur... Zamanla ateşi incecik bir mum alevine dönse de.. Sonra bir daha aynı aşk geldi nerelerdesin diye..

Bu sefer usulca...hasretin güçlü sesi oldu, özlemleri bir çırpıda yok eden ateşi yaktı.. Yerine ince bir sızı bıraktı..Aşk değişir mi ? Değişirse ne olur? Neye dönüşür? Aşk yüzü, rengi, sesi değişse de hep vardı. Aşkla baktığın her şey sana aşkla geri dönüyordu, bu sefer masumiyetin en saf hali ile yakalamıştı beni. Öyle can evimden vurdu ki bu taht hep burada dedi. Canını vermeye hazır mısın? Dünden hazırdım hadi al dedim, olmadı, yetmedi...

Yüreğin yanar mı? Aşk aşk diye kavrulurken, yanan yere huzur dolar mı? İnce ince sızarak dolarmış.. Bu öyle engin denizlerin serin suları gibi ferahlatan aynı zamanda gönlünü rahatlatan, eminlik duygusu baskın, derin bir razı olduğun sevgi olurmuş.. Aşkı, aşkımın yanı başında yaşamak için bitip giden kaç hayat var bilmiyorum.

Uğrunda öldüğüm, ölmeye gönüllü olduğum, bile bile parçalandığım kaç hayat. Yol aşksa, her yol aşka çıkacaksa, her yol aşkın ta kendisi ise her şeye değer, her ne olursa kabulüm, razıyım O'ndandır. Ararsın, beklersin, bazen kapatır bazen açarsın kapıları. Beyhude midir bu arayış bilmezken belki umudun son damlaları sana güç verirken devam edersin..Kalp attığı sürece nefes hayat verdikçe umutta hep varsa, Aşk hep vardır..

Ve bir bakarsın hiç ummadığın bir anda bir mucize olur, biri gelir ve tüm dünyan değişir..Seni alır ve toz pembe cennet ülkesine götürür. Her yer Aşk, yer gök aşk…Aşk'ın tadını yeniden hatırlatır...