Bugün, belki de bugün, belki de şu an ilk defa, yıllardır ilk defa, bize ne oluyor diyebiliyor musunuz? Ben ne yapıyorum, hayatın neresindeyim, kimim?

SAAT GECE YARISI 04.4…

Bir vizyon; bir erkek çocuğu, ayakta bekliyor, odasının kapısında..Çünkü ceza almış.. O sıralar televizyonda bir program var. Bir pedagogun küçük çocukları eğitme programı belki hatırlarsınız..

Şöyle ki, çocuğunuz bir hata yaptığında evin bir köşesinde bir paspas büyüklüğü kadar bir alanda yaşları kadar saat tutup beklemesini sağlamak..Öncesinde tabii çocuğa bak sen bu hatayı yaptın bu sebeple de bu cezayı aldın şeklinde bir açıklama ile sınırlı küçük bir alanda durması gerektiği anlatılıyor. Pedagog bunun çok faydalı bir yöntem olduğunu televizyon programında tüm Türkiye'ye gösteriyor, üst üste birkaç program bunu izleyen tüm annelerde uygulamaya başlıyor.Yine ceza sistemi iş başında..Bunu uygularken kendimi görüyorum (gerçek bir hikaye) bir hafta sonu cumartesi gündüz saatleri, (oğlum) çocuk 4 yaşında ben alanı biraz geniş tutup kendi odasına bırakıyorum..Diyorum ki 4 saat boyunca odandan dışarı çıkamazsın, kapısına çizgi çekiyorum sınır bu, geçmek yok diye açıklama yapıyorum. Ne yaptı da ben bu cezayı verdim hatırlamıyorum sadece son kısmı görüyorum. Çocuk odada bile yalnız kalmaktan çok korkuyor o zamanlar, etrafında sürekli biri olunca kendini güvende hissediyor (çok bakıcı değiştirmenin yan etkisi), çocuk kapıda ayakta, anneye anlamsız gözlerle bakıyor, anne çocuğun oda kapısının tam karşısında sırtını kalorifere dayamış oturuyor. Anne de ona bakıyor boş gözlerle. Her şey anlamsız geliyor. Çocuk gidip anneye sarılmak için can atıyor, anne de O'na. Lakin bunu yaparsa, çocuğa öğretemeyecek dolayısıyla bekliyor. Yanlış olduğunu içinden bir şey doğru olmadığını bilip söylediği halde sistemin dayattığı kurala uymanın verdiği çaresizlikle bekliyor (otomatik pilottan işlevsel), uymazsa çocuk yine doğru olmayan (kime göre neye göre doğru) davranışına devam edecek. Anne evin içinde dolanıyor çocuk ağlıyor, anne beni lütfen al diyor korkuyorum diyor beni yalnız bırakma diyor, (gündüz saatleri gayet aydınlık her yer ama çocuk korkuyor) anne karşısında bekliyor, ortada bir problem var bu şekilde çözülmesi gerekiyor tek çözüm bu ceza. Kaç saat geçiyor böyle belirsiz. Çocuk odasının kapısındaki eşikte bir süre sonra uykuya dalıyor, yatağına yatırıyor anne minik usul bir öpücük bırakıyor yanağına çocuğun... 

Aradan yıllar geçiyor çocuk gelmiş 18 yaşına genç delikanlı artık..Bir köpeği var en iyi arkadaşı, o da 13 yaşında çok seviyor onu. Bir gün köpek, delikanlının elini ısırıyor, delikanlı diyor yapma köpeğe, köpek her zaman anladığı halde bu sefer anlamıyor, bir daha ısırıyor.18 yaşındaki genç delikanlı çocuk ne yapıyor? Köpeği alıyor, bir kutunun içine bırakıyor, (rahat nefes alıp vermesi için yeterli delikler var kutuda). Kutunun üzerine büyük bir ağırlık konduruyor. Hem karanlık, hem küçük, dar bir alan 4 saat ceza vermiş. (tanıdık geldi mi? 4 saat bilinçaltı kayıt) Neyse ki o esnada anne bilmeden arıyor telefon ile delikanlıyı. Sohbet ederken öğreniyor durumu ve delikanlıya anlatmaya çalışıyor davranışını, delikanlı ret ediyor kabul etmiyor yaptığı davranışın doğru olduğunu savunuyor.15 -2 0 dakikalık konuşmadan sonra anne sorular sorarak kapatıyor telefonu. Sonunda delikanlı daha vicdanlı çıkıyor (tabii anne tam zamanında müdahalesinin de etkisi ile) 45 dakikada bitiriyor cezayı. Şimdi soruyorum o programı yapan pedagog'a. Hani sistem işliyordu? Hani işe yarıyordu? Hani çocuk bir daha yapmıyordu? Evet o zaman için işe yaradı bir daha çocukken yapmadı evet ya şimdi? Gelinen noktada ortaya çıkan tablo O çocuk 18 yaşında ve hala ceza veren bir toplumun parçası. Bu toplum ne kadar sağlıklı sizce? Herkesin sadece sevgiye ihtiyacı varken yaratılmış her şey sadece sevgi iken bunu bilmemek, görememek, yaşayıp yansıtamamak, ne kadar acı verici ki, her şeyi kontrol edebileceğini sanan bir toplum yaratmışız. İnsanlar birbirini o kadar çok yaralıyor ki, kabul edelim.. Bu sistem sevgisiz, hoşgörüsü olmayan insanımsı robotlar yetiştirdi, hepimiz aynı davranışı sergileyerek yıllardır aynı döngünün içerisinde dönüp duruyoruz..Bir otomatik pilotun içerisinde dönüp durduğumuzun veya bir sarmanın içerisinde savrulduğumuzun farkında mıyız?

PEKİ ORADAN NASIL ÇIKACAĞIZ?

Hadi hep beraber düşünelim? Hepimiz birbirimize biraz daha anlayışlı olabilir miyiz? Hepimiz birbirimize sabır gösterip, biraz daha dinliyor olabilir miyiz? Birbirimize gerçekten hoşgörülü olabilir miyiz?  

Bugün, belki de bugün, belki de şu an ilk defa, yıllardır ilk defa, bize ne oluyor diyebiliyor musunuz? Ben ne yapıyorum, hayatın neresindeyim, kimim?

Hadi bir cesaret, yapabiliriz, sadece hep beraber olursak olur.. Birlik olursak yapabiliriz var mısın? Hadi başlayalım...

Seviliyorsunuz...