EĞİTİM

'İNSAN TANIMAK BİR SANATTIR....'

Abone Ol
Sarıyer’de iletişim ve insan tanıma sanatı gibi konuları içeren bir seminer veren Strateji Danışmanı ve Deneysel Öğreti Eğitmeni Gülay Arslan’la insan yaşamında çok önem taşıyan konuları içeren bir söyleşide bulunduk.

“İletişim marifeti arttıkça hâkimiyeti artar insanın…İletişimde ustalaşmak aslında yaşamda ustalaşmak demektir. Keşke…Aynı dili konuşmak, aynı evde yaşamak, uzun zamandır tanışmak, yönetici unvanına sahip olmak, kariyerli olmak, aile olmak iletişim ustalığı için yeterli olabilseydi…Oysa… Ustalık için iletişimin sınırlarını ve kurallarını bilmeye ihtiyaç vardır... İnsanları tanımaya, hedefe uygun iletişim kurabilmeye.. Yani nerede, ne zaman, ne kadar, ne söyleyeceğini ya da söylemeyeceğini bilmeye…”

Gülay Arslan aslında yukarıdaki cümleleriyle her şeyi bir çırpıda anlatıyor. Ama biz seminer arasında merak ettiğimiz soruları da kendisine yönelttik..…

“İNSAN SÜREKLİ DÜŞÜNÜYOR OLMALI”

-İnsan tanımanın püf noktaları nedir?

-İnsan tanımak için önce hayatı bilmek gerekir. Hayatı anlamlandırmak lazım. İnsanın öncelikle kendini tanıması gerek. Bunun püf noktası ise iz ve işaretlerin farkında olarak yaşamaktır. Düşünmek lazım. Hayat rastgele yaşanacak bir süreç değildir. Benim şu anda Sarıyer’de olmamın bir anlamı var. İnsanın sürekli düşünüyor olması gerek. Düşündüğünde ancak insan kendisiyle ilgili işaretleri görebilir, kendini deşifre edebilir. Kendini deşifre eden insan da karşısındakini deşifre edebilir. Hayatı da deşifre etmeye başlar.

“BAZEN ÇOK GEZEN ÇOK ŞEY BİLMEZ”

- İnsan tanıma sanatında, ‘insan sarrafı olmak’, ‘çok yaşayan değil, çok gezen bilir’ deyimleri ne ifade ediyor?

-İnsan sarrafı olmak belli düzey ve düzlemlere aittir. Kişi ticaret yapıyordur ve insan sarrafı olduğunu söyler, oysa ki o kişi sadece kendi alanında insan sarrafıdır. Yalnızca kapısından içeri giren insanları tanır. Şartları değiştiği anda, farklı koşul ve platformlarda bulunduğu anda insanları tanıyamaz olur. Ya da baskı altında bunu yapamaz. Dolayısıyla ‘insan sarrafıyım’ demek çok iddialı bir sözdür. Bunun için gerçekten kendini bilmek gerekir. Kendini bilenler ancak başka insanları tanıyabilir. Ayrıca çok gezenin çok şey bildiğini söyleyemeyiz. Kişi gezebilir, her yere gidebilir ama boşa geziyorsa, etrafına hiç bakmıyor, baktığı yerde ne var ne yok görmüyorsa gezmekle pek fazla bir şey öğrenemez ve bilemez.

“İNSAN YAŞARKEN ÖNCE KENDİNİ BİLMELİ”

-İnsan tanımak bir sanat mıdır?

-Evet, sanattır..

-Bu sanatı iyi bilmek kişiye ne kazandırır?

-Hayat ilk nefesle son nefes arasındadır. İnsan bu ömrü bir tesadüfler zinciri olarak kabul edip, boşa da geçirebilir, yaptıklarıyla anlam katarak da geçirebilir. Bu nedenle yaşamak ve yaşarken önce kendini bilip, sonra diğer insanları tanımak bir sanattır.

"EVLİLİKLERİ BOZAN EGOLARIN AKTİFLEŞMESİDİR”

-Evliliklerde insan tanıma olayının önemi nedir?

-İnsanın sağlam durabilmesi için önce egosunun aktifleşmemesi gerekir. Eşler arasında ortaya çıkan anlaşmazlıkların büyük bölümü zaman içinde egoların aktifleşmesinden kaynaklanıyor. Yıllar geçtikçe şartlar değişiyor, kişiler daha önce göremediklerini görüyorlar. istekler değişiyor, kıyaslar farklılaşıyor.. Bu nedenle iletişimsizlik artıyor, anlaşmazlıklar çoğalıyor ve sonuç ayrılıklara gidiyor. Burada olay evlenmeden önce tanıyamama olayı değil evlendikten sonraki kıyasların farklılaşmasıdır. Kişi dışarıda gördükleriyle, evdekini kıyaslamaya başladığı zaman ilişkinin şekli değişiyor. Dışarıdaki ile evdeki arasında görülen farklılıklar, beğenilerin değişmesine neden oluyor. Aksi takdirde, ‘ben seni tanıyamamışım’ demenin bir anlamı yoktur. Olay tanıyamama olayı değil, zaman içinde değişmedir.

“YAŞAMDA BAŞARI, SÜREKLİ MUTLULUĞU YAKALAMAKTIR”



-Yaşamda başarılı olmak neyi ifade ediyor sizce?

-Başarı şöhret olmak demek değildir. Nihai hedefe ulaşmaktır. Mutluluktur. Bulunduğunuz ortamda sürekli olarak keyif ve haz alıyorsanız başarılı olmuşsunuz demektir. İnsan bulunduğu konumda da ilerlemezse geriler. Yaptığımız işte sürekli ilerlememiz gerekir. Her zaman dünden ileride olmamız gerekir. İlerleyip, sürekli mutlu olacağımız hedefe ulaştığımızda başarılı olmuşuz demektir.

“FACEBOOK’TA 3 BİN ARKADAŞI VAR HASTALANSA ARAYANI YOK”

-Başkalarıyla sağlıklı iletişimler kurmak için neler yapılmalı?

-İletişim ustası olan hayatın ustası olur.. Ancak günümüz teknolojisi ile insanların yararına sunulan çok sayıda iletişim aracı var fakat tüm bu iletişim araçları insanları sanal aleme götürüp, birbirleriyle yüzyüze canlı iletişimlerini koparıyor. Facebook’ta 3 bin arkadaşımız ama insanlarla iletişim sorunu yaşıyoruz.  Zora düştüğümüzde yanımızda kimseyi bulamıyoruz. Elimizden tutanımız yok. İnsanlar iletişim kazaları yaşıyor. Herkes ‘benin hayatım roman’ derdinde.  Karşımızdakini dinlemeden hemen kendi dertlerimizi ortaya döküyoruz. O kadar çok kendimizi anlatmayı düşünüyoruz ki karşımızdakine hiç kulak vermiyoruz.

“İNSANLAR EN ÇOK ‘BEN’ KELİMESİNİ KULLANIYOR”



-İnsanlar çok mu bencil davranıyorlar?

-Maalesef öyle.. FBI tarafından yapılan bir araştırmada insanların telefonda konuşurken en çok kullandığı kelimenin ‘ben’ kelimesi olduğu tespit edilmiş. Bu demektir ki kişilerin ben duygusu, egoları çok önde..

Birinin sizden nefret etmesini istiyorsanız ona bol bol kendinizi anlatın. Önemli olan görsel olarak iyi bir imaj sahibi olmaktır. Birine ‘ben dürüstüm’ derseniz, onun zihni hemen sizin dürüst olmayan davranış ve yönlerinizi aramaya başlar.

“İLETİŞİMDE EN DOĞRU OLAN DİNLEMEYİ BİLMEKTİR”

İletişim bir uyumdur.  Ve iletişimde dinlemenin önemi çok büyüktür. Önce dinlemeyi bilmek gerekir. İyi dinleyip, karşınızdakini iyi anlarsanız iletişimi sağlıklı kurarsınız.  

Kendisi yamuk olan başkasıyla doğru iletişim kuramaz. Herkesle yanlış iletişimde olan sizinle bir dönem iyi olabilir ama gün gelecek sizinle de kötü olacaktır.

Herkesle laubali olan biri kendini iletişim ustası sanabilir ama bu kendini kandırmaktan başka bir şey değildir. Doğru iletişim çok konuşmakla olmaz. Dinleyen her zaman için kıymetlidir. Bir mal aldığınızda pazarlık yaparken bile ilk konuşan siz olmayın. Sessiz kalan iletişimde her zaman güçlüdür. Çünkü herkes çok konuşuyor, dinleyenler aranılır olmuştur. Eğer sözünüzün dinlenmesini istiyorsanız önce dinleyen olmalısınız. Biriyle bir kez sağlıklı iletişim kurarsanız bu bozulmaz ve o şekilde devam eder gider.

“ÇOCUĞA ÇOK SÖYLEMEYİN OTORİTENİZE KULLANIN”

-Anne-baba-çocuk iletişiminde de sorunlar yaşanıyor, bu konudaki önerileriniz nedir?

Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, ‘zamane çocukları yok, zamane ebeveynleri var’. Çocukları bu konuma zamane ebeveynleri getiriyor. Çocuk eğitiminde ona tecrübe kazandırmak çok önemlidir. Çocuk düşmeyi öğrenmezse, kalkmayı da öğrenemez. Onu anne-baba kaldırmamalı. Çocukları fazla rahatlığa ve hazıra alıştırmamalıyız. Onları rahatlık tuzağına düşürmemeliyiz. Buna psikolojide ebeveyn tuzağı denir.

Bilgisayar bağımlısı olan bir çocuğa bunun zararlarını anlatarak, konuşarak kabul ettirmek zordur. Otoritemizi kullanmamız gerekir. Ayrıca bir şeyi çok söylemenin de iletişimde yararı yoktur, daha çok zarar verir, söylenenin etkisi az olur.

“BAŞKALARININ DENEYİMİNDEN YARANILMALI”

-Başkalarına akıl verenler pek dinlenmezler, herkes her şeyi kendisinin daha çok bildiğini sanır, neden?

-Başkalarının bilge ve tecrübelerinden yararlanmak hayatta çok önemlidir. Ancak çoğu kişi bunu yapmaz, başkalarının deneyimlerinden yararlanmak istemezler. Böylelerinin egoları çok aktiftir, kulaklarını kapatıp, dinlemezler. Deneyim transferinde başkalarının deneyimlerine ihtiyaç duyarız, bunlardan yararlanmalıyız. Öğrenmeyi durduran şey ‘biliyorum’ demektir. Bu olay çocuklar için olduğu kadar büyükler için de geçerlidir, ‘biliyorum’ demek yerine başkalarından da fikir alınmalıdır.

“BEDEN DİLİ HERŞEYİ  ANLATIR”

-İletişimde beden dilinin önemi var mı?

-Elbette ki var, hem de çok fazla. Bazen söylenenden çok, yapılan hareket, davranış ön plana çıkar.  Evde, işyerinde, okulda ve sokaktaki yaşamda beden dili çok şeyi anlatır. Örneğin evinizde veya başka bir yerde hiçbir zaman başkalarının yanında uzanmayın. Eşinizin yanında bile bunu yapmayın. Çünkü yorgun ve pasif görünürsünüz. Gidin yatak odanızda uzanın, yalnız kaldığınızda bunu yapın..

-Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederim.

Röportaj:Tuncay DAĞLI