Sanırım yazının başlığından konunun ne olduğunu herkes anlamış olmalı. Evet trafik.

2018 verilerine göre; İstanbul’ da trafiğe kayıtlı 3 milyon 571 bin araç, yan yana getirildiğinde 6 ilçeden fazla yer kaplıyor, 2 milyon 669 bin otomobil, 86 bin minibüs, 45 bin otobüs, 637 bin kamyonet ve 134 bin kamyon bulunuyor. Yine İstanbul'da trafiğe kayıtlı otomobil, minibüs, otobüs, kamyonet ve kamyonlar yan yana getirildiğinde 68 milyon 343 bin metrekarelik alanı kaplıyor. Söz konusu rakam, Güngören, Beyoğlu, Bayrampaşa, Zeytinburnu, Gaziosmanpaşa ve Fatih olmak üzere toplam 6 ilçenin yüz ölçümü olan 64,5 milyon metrekarelik alanı aşıyor.

Bu kadar istatistik bilgisinden sonra sırada duygu ve düşünceler var.

Ben artık emekliyim ama yine de sabah çayımı yudumlarken trafik durumunu dinliyorum, alışkanlık herhalde. Buna ek olarak özel radyo kanallarından birisi canlı yayın yapıyor. Bulunduğunuz yerden trafiğin durumu ile ilgili radyoya mesaj gönderiyorsunuz ( hem araç hem telefon olmaz, ikisinden birini tercih edin), sunucu okuyor. Böylece siz Maslak’dan Mecidiyeköy’e giderken Sultangazi’deki durumu öğrenmiş oluyorsunuz.

Özel aracımız olsun olmasın bir yere gideceğimiz zaman ilk düşündüğümüz trafiğin durumu, otopark ve kestirme yolar. Sürücüler ise ayrı bir endişe kaynağı.

İstanbul’ da haftaiçi her gün çalışanlar ve öğrenciler zamanlarının önemli bir kısmını trafikte geçirmek durumundalar. Birbirleriyle yarışan servisler öğrencileri okullarına, çalışanları işyerlerine biran önce ulaştırma çabasındalar.

Toplu taşıma araçlarındaki yoğunluk, kış aylarında solunum yolu hastalıklarının hızla yayılmasına ortam hazırlarken yaz ayları havalandırıcıların yeterince çalışmaması ve halkımızın banyo yapma alışkanlığının farklı olması nedeniyle dayanılmaz bir ter kokusu nefesleri kesmektedir.

Bu akşam akaryakıta gelmesi beklenen zam bahanesiyle komşularımızı yolumuz üzerindeki merkezlere arabamızla bırakma fikrine daha sıcak bakmak lazım bence.

En kötü kural kuralsızlıktan iyidir demiş birileri, bence de. Trafik kurallarının temelleri daha arabaların üretiminden önce atılmaya başlanmış. Günümüzde de şartlara en uygun kurallar uygulanmaktadır. Örneğin: kamyon gibi büyük araçların her şart altında geçiş üstünlüğünün olmayışı gibi, virajlarda belli bir hızın altına inilmesi gibi. Benim en sinir olduğum ise arkadaki aracın takip mesafesini neredeyse 1 metreye indirmesi, taciz ediliyormuşum gibi geliyor. Söyleyecek çok şey var ama ne yazık ki yerimiz dar.

Sevgili okurlarımız [email protected]. adresine görüş ve önerilerinizle beraber yazılmasını dilediğiniz konu başlıklarını göndermenizi bekliyoruz.

Saygılarımızla,

Ayşe Oral