Öyle bir ayna koyun ki makam odanıza sadece dışınızı değil içinizi de görsün. Elbisenizin güzelliğini, uyumunu, şıklığını, temizliğini göstersin. Ancak bu yetmez. Bakınca ona içinin güzelliğini de görsün ayna. Görsün ki makam odanızda gördüğünüzü insanımız da sokak da görsün. İçinizde bir olsun dışınızda neyse o... Cam gibi aydınlatsın içinizi, ona baktığınız da sizi aldatmasın, içinizi dışınızı bir görsün olduğundan faklı göstermesin sizi!
Ayna ne gösteriyorsa siz de öyle olun. Görmezsen, yanlış görürsen, bakamazsan ve de kendini bilmezsen, sokak bir gün rezil rüsva eder insanı!
Öyle bir ayna koyun ki makam odanıza, o ayna bazen terazi görevi yapsın. Sizi iyi tartsın, kilonuz neyse onu göstersin. O gün bünyenize yaramayan size ileriki yaşamda sıkıntı yaratacak bir şey girdi ise hemen uyarsın. Sağlıksız bir şey yediğinizde desin ki biraz sonra karnın ağrıyacak, haram yediğinizde uyarsın. Örneğin bit, bit diye ötsün bakınca aynaya … Öyle bir aynaya bakınız ki geçmişinizi de unutmayınız geleceğinizi de görünüz.
Öyle bir ayna koyun ki makam odalarınıza boyunuzu iyi ölçsün. Kaç santimseniz o kadar göstersin, bir ejderha gibi, bir dev gibi canavarlaştırmasın sizi. Çünkü gerçek bir devle karşılaştığınız da param parça oluverirsiniz. Allah korusun maazallah…
Öyle bir ayna olsun ki makam odalarınıza. Ne bir santim kibir, ne bir gram kin ve de ne bir dirhem nefret bıraksın sizde! Yeter ki bakmasını bilelim. Aslında gerçek aynalar ne devleştirir insanı ne de cüceleştirir sizi, neyse o dur hayat… Makamı kaldırınca geriye sadece ayna kalır, yani sen kalırsın.