Peki çocuğumuzu okula ne kadar hazırlıyoruz? O kendisini okula nasıl hazırlayacağını bilemez.

Okul olgunluğu ne demek?

Okul olgunluğu; çocuğun fiziksel, zihinsel, sosyal ve duygusal açıdan belirli bir seviyeye gelmesi ve okulda kendisinden beklenen davranışları yerine getirebilecek durumda olmasıdır. Çocuğun sadece okuma ve yazmayı öğrenebilecek durumda olması okul olgunluğuna ulaştığı anlamına gelmez.

Son 20 yılda okul öncesi eğitim alanında yapılan "Okul öncesi eğitim alan çocukların okul öncesi eğitim almayan çocuklarla birçok yönden karşılaştırıldığı araştırmalar" ilköğretime hazırlığın ne denli önemli olduğunu ortaya koymuş ve okul öncesi eğitim, eğitim hayatının ilk ve en önemli basamağı haline gelmiştir.

Türk eğitim sisteminde okul başarısı; okuma yazma öğrenme, dört işlem yapabilme ve okul içi davranışlar arkadaş uyumu konusunda yeterli olabilmekle ölçülmektedir. Her yıl ilköğretime severek, isteyerek başlayan öğrencileri düşünelim. Bu minikler, bir yılın sonunda aynı ölçüde başarılı değillerdir. Kimi çok çok iyidir. Okuma yazma öğrenmiş, dört işlem yapabilir hale gelmiş, okul içi davranışlarında beklenenin ötesinde uyum sağlamıştır. Kimi vasattır. Çok iyi okuyamaz çok iyi yazamaz, ama desteklense yol kat edeceğini göstermiştir. Kimi vasatın altında başarılı olur.

Çocukların başarı düzeylerinin bu denli farklı olmasını en basit yaklaşımla;

-         FARKLI AİLELERDEN GELİŞLERİNE,

-         AİLENİN ÇOCUĞA GÖSTERDİĞİ DESTEĞE,

-         ZEKA DÜZEYLERİNİN FARKLI OLUŞUNA,

-         DİL-DUYGUSAL VE BEDENSEL GELİŞİMLERİNİN FARKLI OLUŞLARIN BAĞLAYABİLİRİZ.

Ayrıca her çocuk okul ve okulun öğrenciden beklentilerine farklı tepkiler verir. Kimi Okumayı sever. Kimi iki satir yazı yazmak istemez. Kimi ödevlerini yapar, kiminin umurunda değildir. Kimi çocuk dört işlemle ilgilidir, kimi dikkatini toplayamaz. Çok geniş bir perspektifle öğrencilerin her biri okulun ve okumanın gerekleri konusunda farklı hazırlığa sahiptir.

"Okula Hazırlıklı Olma Dönemi'veya "Okul Olgunluğu" olarak adlandırılan dönem, öğrencinin okulda yeterince öğrenebileceği, zihinsel-duygusal-sosyal-dil gelişimi bakımından en uygun dönemdir. Son birkaç yıldır çocuk için bu dönemin 6 yaş olduğuna karar verilerek ilköğretim yaşı yedi yaştan 6 yaşa indirilmiştir.

Okul öncesi dönem çocuklarına uygulanan gelişim testleri, bize çocukların aynı yaşta olsalar bile aynı hızda gelişmediklerini göstermektedir. 3 yaşında tek ayak üzerinde 34 saniye dengeli bir şekilde durabilen çocuklarla karşılaşıldığı gibi 6 yaşında 2 saniye duramayan çocuklarla da karşılaşılmıştır. 2 yaşında anne-baba ve birkaç kelime söyleyen çocuklar olduğu gibi 2 yaşında tam anlaşılır konuşan miniklerle de vardır. Bu testler bize çocuklarımızı hangi yönde desteklememiz gerektiği konusunda ışık tutmaktadır. İlköğretimin ana hedefi olan okuma yazma öğrenme gelişen bir prosestir; yani Okul Olgunluğu çocuğun sadece olgunlaşmayla ulaşabileceği bir nokta değildir.

Çocuk bu hazır oluşa okul öncesi dönemde yapılacak ön öğrenmelerle ulaşabilir. Tamamen aile zoru ve desteğiyle, ite ite derse zorlanan öğrencilerden de başarılı notlar alanlar elbette olur; fakat bu çocuklar bir yönden (sosyal-duygusal...) okula hazırlığı tamamlamış çocuklardır. Ancak okuma yazmayı öğrenme hazır, motive, okulun beklentilerine cevap vermeye hevesli öğrenciler okulda kendiliğinden başarılı olmaktadır. Okulda başarıyı yakalamak için öğrencinin alt yapısının kurulmuş olması gerekmektedir ki üzerine bir şeyler inşa edilebilsin.

Örneğin;

-         Çocuk harfleri ve sözcükleri ayırt edebilmelidir.

-         El-göz koordinasyonu yeterli düzeyde olmalıdır.

-         Dikkatini belli bir noktada belli bir süre toplayabilmelidir.

-         Kalemi doğru şekilde tutabilmeli, bunun için ince kasları yeterince güçlü olmalıdır.

-         Akıcı dili yeterince gelişmiş olmalıdır.

-         Yönergeleri doğru şekilde takip edebilmelidir.

-         Kısa süreli ve uzun süreli hafızası yeterince gelişmiş olmalıdır.

-         Sözcüklerin fiziksel görüntülerinin ötesine geçerek, nesne ve fikirleri bağlayabilmelidir.

-         Uygun uzaklıktan yazıya odaklanabilmeli, soldan sağa doğru yazıyı takip edebilmelidir.

Peki tüm bunlar bir çocukta gelişmezse ne olur? Muhtemelen çocuğumuzun okulda başarıyı yakalaması kolay olmayacaktır. Bu beraberinde onda özgüven sorunlarının gelişmesine, öz saygısının düşmesine, ailenin tavrına bağlı olarak örneğin mükemmeliyetçi bir anne babaya sahipse okuldan kaçınma, okula gitmek istememe, okuldan soğuma, ağlama, hırçınlaşma... gibi davranışların gelişimine sebep olabilecektir.

Okumasını, iyi bir eğitim almasını, ilerde iyi bir lise ve sonra iyi bir üniversite eğitimi almasını istediğimiz çocuklarımızın ilkokula hazırlıkta donanımlı olmasına, ondaki yeterlilik hissinin gelişimine gerçekten dikkat ediyor muyuz? Elbette her ebeveyn çocuğunun okulda başarılı olmasını ister ve onun okul başarısıyla mutlu olur.

Peki çocuğumuzu okula ne kadar hazırlıyoruz? O kendisini okula nasıl hazırlayacağını bilemez. Bunu en iyi ebeveyni bilebilir; çocuklarımızı bıraksak bütün gün çizgi film izlerler ya da bilgisayar oyunlarıyla vakit geçirirler, onlar haz odaklılar. Ona iyi bir eğitim vermek, iyi bir eğitim aldırmak, bu bizim sorumluluğumuzda. O halde çocuğumuzu gerçekten okul öncesi eğitiminden anlayan usta ellere bırakalım. Okuldaki davranışlarını, faaliyetlerini takip etmeyi alışkanlık haline getirelim. Öğretmenleriyle iyi diyaloglar oluşturalım. Okul psikoloğu ile düzenli olarak görüşelim, tavsiyelerini dikkate alarak hayata geçirelim.

İLKİM TUĞÇE DURMUŞ