Bu hafta sonu Florida’dan “Villages-News” yazarı Barry Evans’ın yazdığı bir yazı elime geçti. Perspektif sahibi olmak önemlidir, ama bunu aksiyona çevirmek daha önemlidir diyordu. Ben çevremde “optimist” veya “her bardağa yarı dolu” bakan birisi olarak bilinirim, bu anlamda şu anda içinde bulunduğumuz kısıtlayıcı ve sağlığımızı tehdit eden ortamda bile bu zor günlerin mutlaka üstesinden geleceğimize inanmaktayım. Kendisi bu hislerimi çok güzel bir şekilde anlatmış; izninizle bu yazıdan alıntılar yaparak hem fikirlerini sizlere aktaracağım hem de bazı örnekleri Amerika’dan Türkiye’ye uyarlayarak sizlerle paylaşacağım.

Bir anlığına kendinizi 1900 yılında doğmuş olduğunuzu varsayın. Çoğumuz o günleri bugüne göre daha kolay ve sade olarak tanımlarız. Halbuki 14 yaşınıza geldiğinizde Birinci Dünya Savaşı patlamış olacak, 18 yaşınızı doldurduğunuzda ise 22 milyon dünya vatandaşının ve hatta kendi arkadaşlarınızın da bu savaşta ölümünü yaşamış olacaksınız. Aynı yıl tam savaş bitti derken bu sefer İspanyol Gribi dünyada pandemik olarak belirecek ve iki yılda 50 milyon insanın hayatına mal olacak!

29 yaşınıza geldiğinizde ve tam ekonomik özgürlüklerinizi kazanırken bu sefer 1929 Ekonomik Buhran’ı baş gösterecek, yaklaşık 6 yıl sürecek ve dünya ekonomisinin %25 oranında küçülmesine sebep olacak. Bu dönemde işsizlik herkesi kasıp kavururken bu şartlar dedelerimizin üzerinde aşırı tutumluluk olarak ileriki yıllarda etkisini gösterecek. Bunu takiben tam 39 yaşınıza bastığınızda bu sefer İkinci Dünya Savaşı patlayacak, 6 yılda 75 milyon dünya vatandaşı ölecek, biz Türkler çok şükür insan ve asker kaybı yaşamadan gece pencere karartmaları ve karneler dönemiyle bir dünya savaşını ucuz atlatacağız.

50 yaşınıza geldiğinizde bu sefer Kore Savaşı patlayacak ve komşularınızın çocuklarından oluşan 5.090 Türk askeri Kore’de savaşacak; 5 milyon insan hayatını yitirirken maalesef 741 Türk askeri de şehit olacak! 62 yaşındayken Küba Krizi ortaya çıkacak ve yıllar sonra açılan arşivlerden Dünya’nın bir nükleer savaşa ne kadar yakın geldiği ve Türkiye’nin bu krize ne kadar yakın rol oynadığı ortaya çıkacak. Bu örnekler günümüze kadar çoğaltılabilir.

Kısaca, Covid-19 ile savaştığımız bugünlerin zor günler olduğunu düşünen herkesin yakın tarihimizi inceleyerek ne kadar fazla kriz atlatıldığını ve insanlığın her krizin üstünden gelmesini bildiğini görerek kendisini ve etrafındakileri motive etmesi gerekiyor. Sağlıklı kalalım, sosyal mesafeye dikkat edelim, bahçelerimizin değerini, köyümüzün güzelliklerini ve dostluklarımızın kıymetini bilelim, şükredelim.

Sevgiler...

- - - - - -